16 Nisan 2024, Salı Yeni Başlık Ekle Günün Başlığı: dayı Rastgele Başlık Oku
 Beni hatırla
[ Üye Ol | Şifremi Unuttum! ]

Not: BeyazBulut üyesiysen tekrar üye olmana gerek yok. Aynı kullanıcı adıyla giriş yapabilirsin.
harfini
ğ (21)
sonpeygambercocuk.info (1)
ödev (13)
okul (34)
şelale (2)
risk (2)
çarpım tablosu (7)
kedicikler (1)
adana (12)
düt düt (2)
BeyazBulut'ta Ayrılık Rüzgârları
Gökyüzünde 23. BeyazBulut!
BeyazBulut: İftara da Bayrama da Yeter!
BeyazBulut'tan Bahar Kokulu Dergi!
BeyazBulut'ta İyilik Mevsimi!
BeyazBulut 19. Kez Okurunu Selamlıyor!
BeyazBulut'tan Bayramlık Dergi!
Yaz Sıcaklarına BeyazBulut Serinliği!
Bir Teravih Namazı
Yaza BeyazBulut'la Merhaba!
Beyaz Sözlük'e katılmak için:

<- Yan Taraftan Üye Girişi Yap | Üye Ol

mehmet akif ersoy

Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında, İstanbul'un Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde doğmuştur.

Mehmet Âkif'in babası Mehmet Tâhir Efendi (doğ.1826/öl.1888) ve annesi Emine Şerife Hanım'dır (doğ.1836/öl.1926).

Mehmet Âkif, sırasıyla; mahalle mektebi (yuva), ibtidâî (ilkokul), rüşdiye (orta okul) ve mülkiye idâdîsi (lise), Baytar Mektebi'ne (Veterinerlik Fakültesi) devam etti. 1893'te Baytar Mektebi'nin ilk mezunu ve birincisi olarak diploma aldı. Akif; Arapça, Farsça ve Fransızca'yı, edebiyatlarını takip edecek ve tercümeler yapacak kadar iyi öğrenmiştir.

Mehmet Âkif, aynı zamanda çeşitli sporlarla ilgilenmiş; güreş, gülle atma; ata binme ve yüzme sporlarında oldukça başarılı olmuştur.

Öğrenimini tamamladıktan sonra, Ziraat Vekâleti Baytarlık Şubesinde göreve başladı. İlk dört sene Rumeli, Anadolu ve Arap bölgelerinde dolaşarak baytarlık yaptı. Yirmi yıllık bir memuriyetten sonra istifa etti.

Öğretmenlik hayatına 1906'da Halkalı Baytar Mektebi'ne 'kitâbet-i resmiye' (resmî yazışma usûlü) dersi muallimliği ile başladı. 1908'den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Dârü'l-Hilâfe Medresesi'nde 'Osmanlı Edebiyatı' müderrisliğinde bulundu.

Mütareke devrinde, 'Darü'l-Hikmetü'l İslâmiyye'de üye ve başkâtip (genel sekreter) olarak çalıştı (Ağustos 1918 ' Nisan 1920) ve bu kuruluşun yayın organı olan 'Cerîde-i İlmiyye'yi idare etti. Birinci Millet Meclisi'nde Burdur milletvekili olarak görev aldı. Mısır'da Kahire Üniversitesi'nde Türkçe Hocalığı yaptı (1929-1936).

Büyük Millet Meclisi'nin açılışının ertesi günü, 24 Nisan 1920'de Ankara'ya gitmiş, yaptığı çeşitli konuşmalarla Millî Mücâdeleye destek vermiştir. Ardından Eskişehir, Konya, Kastamonu, Burdur, Sandıklı, Dinar, Afyon, Antalya ve çevrelerini dolaşmış, halkı ciddi olarak bilgilendirmiş, böylece milli şuurun artmasını ve mücadeleye katılmalarını sağlamıştır.

Mehmet Âkif'in Burdur'dan mebus seçilmesine, Mustafa Kemal Paşa'nın Âkif Bey'i istemesi sebep olmuştur. Ankara'ya 24 Nisan'da gelmiş olan Âkif Bey'in seçilmesi, Paşa'nın 29 Nisan 1920 tarihli bir telgrafı ile Burdur'un bağlı bulunduğu Konya vilâyetinin vali vekili ve kolordu kumandanı olan Albay Fahreddin (Altay) Bey'e bildirilmiştir. Burada yapılan seçim sonucunda en fazla oyu Âkif Bey almıştır.

Bu sırada Sebîlü'r-reşad'ın üç sayısı da Kastamonu'da yayınlanmış ve kendisinin çok önemli olan konuşmalarının bulunduğu bu dergi sayıları, binlerce nüsha bastırılarak Anadolu'ya ve cephelere dağıtılmış; camilerde, derneklerde ve askerî birliklerde okutulmuştur. Mehmet Âkif'in bu konuşmaları, İstiklal Savaşı'mızın niçin, nasıl ve hangi amaçlarla yapıldığını, ilk defa ve içinde yaşayarak anlatan en önemli ve çok kıymetli, tarihî belgelerdir.

İstiklâl Savaşı kazanıldıktan sonra İstanbul'a dönen Mehmet Âkif, 1923 ve 1924 yıllarının kış aylarını Kahire'de geçirdikten sonra, Türkiye'deki siyasî gelişmeler yüzünden, 1925 yılı sonundan itibaren temelli olarak Mısır'a gitmiş, 17 Haziran 1936 tarihine kadar, on buçuk sene orada kalmıştır.

akfylmz98 (28.09.2008 - 21:22)


İstiklal marşımızın yazarı. Çok yoksul biri olduğu halde istiklal marşımızı yazdığında karşılığında alacağı ödülü kabul etmeyerek daha çok yardıma muhtaç kişilere dağıttırmış. Ruhu şad olsun.

bitirimkankiler (25.09.2008 - 20:46)


istiklal marşımızın yazarıdır.maneviyatı çok yüksek bir insan...

bitirimkankiler (24.09.2008 - 19:52)


Başta İstiklal Marşı'mızı yazmış ve ismi tarihte en ünlü, en eski şair diye bilinen ozanımız.

sirintavsan (08.12.2007 - 11:22)


İstiklal Marşı'mızın söz yazarı. Ben onun şiirlerini çok seviyorum.

bloom_stella (07.12.2007 - 23:25)


İstiklal marşımızın tek gülü, tek şairi.

diana (06.12.2007 - 18:19)


İstiklal marşını yazan... Onurumuz.

cimcimesma (05.12.2007 - 18:02)


KÜFE

Genişce bir küfe yatmakta, hem epey eski.
Bu bir hamal küfesiymiş...Acep kimin? derken;
On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden,
Gerildi tekmeyi indirdi öyle bir küfeye;
Teker meker küfe bitâb düştü tâ öteye.
"-Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ
Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha!"
O anda karşıki evden bir orta yaşlı kadın
Göründü:
"Ah benim oğlum, gel etme kırma sakın!
Ne istedin küfeden yavrum? Ağzı yok, dili yok,
Baban sekiz sene kullandı... Hem de derdi ki: "Çok
Uğurlu bir küfedir, kalmadım hem yüksüz...
Baban gidince demek kaldı âdeta öksüz!
Onunla besleyeceksin ananla kardeşini.
Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini"
Dedim ki ben de:
"-Ayol dinle annenin sözünü."
Fakat çocuk bana haykırdı ekşitip yüzünü:
"-Sakallı, yok mu işin? Git cehennem ol şuradan!
Ne dırlanıp duruyorsun sabahleyin oradan?
Benim içim yanıyor, dağ kadar babam gitti..."
"-Baban yerinde adamdan ne istedin şimdi,
Adamcağız sana, bak halince söylerken..."
"-Bırak Hanım, o çocuktur, kusura bakmam ben
Adın nedir senin oğlum?"
"-Hasan."
"-Hasan dinle.
Zararlı sen çıkarsın bütün bu hiddetinle.
Benim de yandı içim anlayınca derdinizi...
Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.
O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni
Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini,
Yetim bırakmayarak besleyip büyütmelisin."
"-Küfeyle öyle mi?
"-Hay hay! Neden bu söz lâkin?
Kuzum ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak?
Ayıp;dilencilik, işlerken el, yürürken ayak."
"-Ne doğru söyledi! Öp oğlum amcanın elini..."
"-Unuttun öyle mi? Bayramda komşunun gelini:
"Hasan dayım yatı mektebinde zabittir;
Senin de zihnin açık ...Söylemiş olaydık bir...
Koyardı mektebe...Dur söyleyim" demişti hani?
Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni!"

Söz anladım ki uzun, hem de pek uzun sürecek;
Benimse vardı o gün bir çok işlerim görecek;
Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan.
Ne oldu şimdi acep, kim bilir, zavallı Hasan?

renga (21.09.2007 - 12:47)


TİLKİ İLE ASLAN

Kalenderin biri köyden sabahleyin fırlar,
Arar nasibini, dönüşte, kırda akşamlar.
Fakat güneş batarak ortalık karardıkça
Görür ki, yer , yatılmaz, hemen çıkar ağaca.
Adam ağaçtayken bir iniltidir işitir...
Bakar ki, bir kötürüm tilkinin yanık sesidir.
Zavallı, pösteki olmuş, bacak yok işleyecek;
Boğazsa, işlemek ister...Ne yapsın...İnleyecek!
Biraz geçince, kavi dişlerinde bir ceylan,
İner yakındaki vadiye karşıdan aslan
Tabiatıyla durur hastanın da inlemesi!
Yeyip avını aslan dalınca ormanına,
Sürüklenir yanaşır iki tilki sofranın yanına
Doyar efendisinin artığıyla, sonra yatar
Adam düşünmeye başlar, eder de hale nazar.
"Canab-ı Hak ne kadar merhametli, görmeli ki;
Açım! Demekle iş göremez bir topal tilki,
Ayağına gönderiyor zırkın en mükemmelini
O halde çekmeli insan çalışmaktan elini.
Değer mi koşmaya akşam sabah dünya?
Dolaşmayan dolaşandan akıllı...Gör dünya
Horul horul uyuyor işte tilki, senden tok!
Tevekkül etmeli öyleyse, şimdiden tezi yok
Yazık bu ana kadar çektiğim sıkıntılara!..."
Sabah olunca adam dağ başında bir mağara
Tasarlayıp ebedi itikafa niyet eder.
Birinci gün bakınır:yok ne bir gelir, ne gider;
İkinci gün basar açlık, erir erir süzülür;
Üçüncü gün uyuşuk bir sinek olur büzülür.
Ölüm mü, uyku mu her ne ise sonucu, uzanır:
Fakat işittiği bir sesle silkinir, uyanır :
"Dolaş da yırtıcı aslan kesil, be hey miskin!
Niçin yatıp kötürüm tilki olmak istersin?
Elin kolun tutuyorken çalış, kazanmaya bak,
Ki artığınla geçinsin senin de bir yatalak."

renga (21.09.2007 - 12:47)


"Allah bu milleti bir daha İstiklâl Marşı yazmak zorunda bırakmasın" duasının sahibi.

hicorotti (15.04.2007 - 00:37)


Bakınız: istiklal marşı

prensesdilara (11.04.2007 - 20:54)


Kendisine:
- Duydum ki asıl mesleğiniz baytarlıkmış diyen birine:
- Evet bir rahatsızlığınız mı var?
sorusunu yöneltebilen, gerçekten çok zeki bir insan.

batmanin-ablasi (08.04.2007 - 18:10)


İstiklal Marşı'mızı yazan ve daha birçok güzel şiiri bulunan çok sevdiğim şair.

hermione (08.04.2007 - 18:07)


(1873-1936)

Mehmet Akif Ersoy İstanbul'da doğdu. Orta öğrenimini Fatih Merkez Rüştiyesi (ortaokul)'nde ve Mülkiye Mektebi'nin lise bölümünde tamamladı. Yüksek bölümün ilk sınıflarında iken babası Mehmet Tahir efendinin ölümü üzerine Halkalı Baytar Mektebi'ne geçti. Bu okulu bitirince veteriner müdür muavinliği göreviyle devlet hizmetine alındı. Bir yandan da İstanbul Darülfünun'unda edebiyat dersleri veriyordu. Çağrılı olarak gittiği Almanya'dayken 1. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine yurda geri döndü. İslamcı akımın ilkelerini ve ünlü vaazlarını vermeye başladı. Yenilgiden sonra Anadolu'da başlatılan milli mücadele hareketinin ilk aşamasında Ankara'ya geçerek Kurtuluş Savaşı'nı bütün gücüyle destekledi. Bu dönemde T.B.M.M.'ce açılan yarışmada İstiklal Marşı şiiri birincilik ödülüne layık görülerek çıkartılan bir yasayla ulusal marş olarak kabul edildi. Cumhuriyet döneminde Mısır'a giderek 12 yıl Kahire'de yaşadı ve üniversitede Türk Edebiyatı dersleri verdi. Türk edebiyatının en büyük şair ve yazarlarındandır. Kişililiği, dürüstlüğü ve vatanseverliğiyle de en az şiir ve düşünceleri kadar büyük bir şahsiyettir.

BAZI ESERLERİ: Safahat (1911), Süleymaniye Kürsüsünde (1912), Fatih Kürsüsünde (1914), Hatıralar (1917), Asım (1919), Gölgeler (1933), Kuran'dan Ayetler (1944), Hz. Ali Diyor ki (1954).

renga (02.04.2007 - 23:17)


Beyaz Sözlük, bir BeyazBulut.com projesidir.

E-posta: posta@beyazsozluk.com

Beyaz Sözlük Ekibi | © 2007-2024